www.dinimizkaraman.tr.gg
  ALLAH(c.c.)
 
„ALLAH (c.c.)“ Allah'dan (c.c) başka ilah yoktur. İLAH: Yaratan, yaşatan, öldüren, dirilten, rızık veren, koruyan, gözeten, sevilen, sayılan, itaat edilen, kendisine sığınılan, hüküm koyan, kanunlarına uyulan, sevk ve idare edendir. Her kim, bu sıfatlardan hepsinin veya bazılarının kendisinde olduğunu iddia eder veya bunu çağrıştıracak şeyler söylerse; o kimse kendisini Allah'a ortak kabul etmiştir ve müşriktir. Böyle bir iddiayı doğrulayan kimse de iddia sahibini Allah'a ortak kabul etmiş olup o da müşriktir. Allah en büyüktür, ondan daha büyük bir şey düşünülemez. O tek başınadır ve ortağı yoktur. (vahdehu lâ şeriyke leh.) Eşi ve benzeri olmaması açısından tektir. Hiç kimseye muhtaç değildir. Bilakis herkes, her şey ona muhtaçtır. Doğurmamış, doğurulmamıştır ve başka bir şekilde de çocuk edinmemiştir. Uzeyr (a.s) Allah'ın oğlu değildir. (Yahudilerin dediği gibi.) İsa (a.s) Allah'ın oğlu değildir, melekler Allah'ın kızları değildir. (Hristiyanların dediği gibi.) Allah (c.c) bunların hepsinde münezzehtir, ve yücedir. Hiçbir şey onun dengi değildir. Hiçbir şey onun birebir aynı (misli) değildir. Hiçbir şey ona benzemez, o da hiçbir şeye benzemez. Rahmandır, dünyada herkese rahmet eder (acır.) Rahimdir ahirette sadece müminlere rahmet eder. Hayy'dir (ölmeyen, diri) Kayyumdur dimdik ayaktadır ve alemlerin düzenini koruyup, ahengini sağlar. Uyumaz, uyuklamaz. Öldürür, diriltir, her şeyin yaratıcısıdır. Din gününün sahibidir ki ; o gün hiç kimse başka bir kimseye hiçbir şekilde fayda veremez, emir sadece Allah'ındır. Gökte de ilahtır, yerde de ilahtır. Gökte, yerde, dünyada, ahirette hüküm, emir, şefaat sadece onundur, onun izni olmadan kimse şefaat edemez. İlmi her şeyi kuşatmıştır. Hiçbir şey ilminden gizli değildir. O var olanı olduğu hal üzere bildiği gibi, olmayanı da olduğu zaman nasıl olacağını bilir. Her şeyden haberdardır, "gökte ve yerde hiçbir şey ondan gizli değildir. O gözlerin hıyanetini bilir, göğüslerin gizlediğini (kalplerdekini) bilir." Ğaybin anahtarları onundur, ğaybi ondan başka kimse bilmez, Rasullerine dilediği kadar bildirmesi müstesna. Hiçbir güç onu mecbur edemez. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder bu kendisi için adalettir. Yerlerin ve göklerin mülkü onundur, yerlerde ve göklerde olan her şey onundur. Mülkün sahibidir, mülkü dilediğine verir, dilediğinden çekip alır, dilediğini aziz eder (yüceltir) dilediğini zelil eder (alçaltır.) Her şeye kâdirdir. Yarattığı her şeyin rızkını verir, dilediğinin rızkını genişletir, dilediğinin rızkını daraltır, dilediğini hesapsız rızıklandırır, dilediğini zengin eder, dilediğini fakir eder. Aklen mümkün olsun veya olmasın hiçbir şey ona zor değildir. Kullarının ihtiyaçlarını gidermede sıkıntıya düşmez. Yerdekiler, göktekiler, insanlar, cinler hepsi birden aynı anda istese, hepsinin istemesini aynı anda duyup ihtiyacını aynı anda karşılamaya kadirdir. "Sıkıntıdan ötürü (bir işe güç yetirememek gibi) kendisine dost ve yardımcı edinmemiştir." Bir şeyin olmasını istediği zaman "ona "ol" der o da hemen oluverir." Yine bir şeyin olmasını dilediği zaman bütün mahlukat ona mani olmaya çalışsa mani olamaz. Ve Allah (c.c) bir şeye mani olmayı dilediği zaman, bütün mahlukat onu vermeye çalışsa veremez. O dilemezse, kimse dileyemez, O'nun dilediği olur, dilemediği olmaz Kullarını mecbur etmeden, ama tamamen de başı boş bırakmadan onlara bir irade (dileme) vermiştir. Evvel O'dur, O'ndan evvel hiçbir şey yoktur, son O'dur, O'ndan sonra hiçbir şey yoktur. Allah'ın (c.c), nasıllığını kendi bildiği şekilde; eli, ayağı, yüzü, ve nefsi vardır biz nasıllıklarını araştırmayız ve kendisinin bize haber verdiği gibi kabul ederiz. Allah'ın (c.c) sıfatları ezelidir, ebedidir, zatının gereğidir hiçbir şekilde kendisinden ayrılmazlar, sıfatları her ne kadar zati ve subuti sıfatlar olarak sınıflandırılmışsa da hakikatte sıfatları sınırsızdır, her sıfatı bir isminin tezahürüdür. Kur-an Allah'ın ezeli kelamıdır. Allah (c.c) Musa (a.s) ile konuşmuştur, İbrahim'i (a.s) kendisine dost edinmiştir bütün peygamberlerine bir şekilde vahyetmiştir (melek göndererek, rüyada, ya da kalplerine ilham ederek.) peygamber olmayan bazı kimselere de vahyi söz konusudur. Kimseye, zerre kadar zulmetmez, mutlak adalet sahibidir. Zulmeden herkes kendi nefsine zulmetmiştir. Kullarını yaptıklarından ötürü affedebilir veya azab edebilir. Affettiğini rahmetiyle affeder, azab ettiğine de adaletiyle azab eder. Eğer affederse "çok affedendir, çok acıyandır." Eğer azab ederse "azabı çok acıklıdır." Bütün kullarına (keyfiyetsiz olarak aynı derecede yakındır. Kendisine yakınlaşmada ve dua etmede aracı istemez: "kullarım sana beni soruyorlar muhakkak ben onlara yakınım, ve dua ettikleri zaman dualarına cevap veririm" Bakara suresi. "Bana dua edin, ben de duanıza cevap vereyim." Mümin suresi. Asla vâ'dinden dönmez. Vâ'd ettikleri mutlaka gerçekleşecektir. Kendi ihtiyarıyla (seçmesi) sevgisi ve sevgisizliği söz konusudur. Allah (cc) muttakileri sever, muhsinleri (Allah'ı görüyormuş gibi ibadet edenleri) sever, sabredenleri sever, tevekkül edenleri (Allah'a güvenenleri) sever, tevbe edenleri sever, adaletli olanları sever, temizlenenleri (maddi, manevi) sever, Rasulüne uyanları sever, kendi yolunda bir binanın tuğlaları gibi kenetlenip savaşanları sever. Zalimleri sevmez, kafirleri sevmez, fesadı sevmez, fesad çıkartanları sevmez, haddi aşanları sevmez, hainleri, fütursuz (sıkılmadan) çok günah işleyenleri sevmez, kibirlenenleri sevmez, çok fazla sevinerek, şımaranları sevmez, büyüklük taslayıp, böbürlenenleri sevmez, israf edenleri sevmez. İman edip takva üzere olan her kulunu kendisine veli (dost) edinmiştir ki: onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Muhammed (Allah'ın selamı, rahmeti onun, ailesinin ve sahabelerinin üzerine olsun.) Allah'ın kuludur, Rasulüdür ve habibidir. Onu da(sav), Kur'an'ın tarif ettiği gibi kendi nefislerimizden fazla severiz, ama haddi aşarak ve aşırı giderek onu ilahlaştırmayız. „EFENDiMiZ'iN, EVLiYA'LARIN VE DÜSÜNÜRLERiN DiLiNDEN ALLAH(c.c.)“ ⇒Allah, bildiğini saklamayacağına, herkese öğreteceğine dair söz ve vaid almadan hiçbir bilgine bilgi vermez # HZ MUHAMMED (sav) ⇒Allah, kesin olarak hiçbir kişiye bilgisizlikle yücelik, üstünlük vermez ve kesin olarak bilgiyle de hiçbir kimseyi alçaltmaz HZ MUHAMMED(sav) ⇒Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur MEVLANA ⇒ Allah kendi kendilerine yardım edenlere yardım eder ALGERHON SYDNEY ⇒Allah’a yakın olmak için, içimizde hakikat ve adalet aşkını yaşatmalıyız DEMOSTENES ⇒Allah’ı hakkıyla tanımayan kimse, ondan hakkıyla korkmaz İMAM GAZALİ ⇒Allah’tan uzaklaşan, Allah’ı aramayan insan, ne kendisinde, ne de kendi dışında hakikati ve adaleti bulamaz PASCAL ⇒Allah'ın varlığı, bir hakikati ifade eden geometrik teorilerden daha hakikidirDESCARTES ⇒Bir tabiat kanununu izah eden her formül, Allah’ı öven bir ilahidir MARIA MITCHELL ⇒Herkes korktuğundan kaçar, yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır EBU’L KASIM ⇒İnsan, Allah'a su ve hava kadar muhtaçtırALEXIS CARREL ⇒Sade insanlar, Allah’ı, güneşin harareti ve bir çiçeğin kokusu kadar tabii hissederler ALEXIS CARREL ⇒Sevmek için Allah, arkadaş olmak için Kur’an, nasihat için de ölüm yeterİBN ŞİRİN ⇒Tabiat Allah'ı hem gösterir, hem gizler PASCAL ALLAH (c.c.) 'IN SIFATLARI İlâhî sıfatlar, zatî ve sübutî olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Zatî sıfatlar : 1- Vücut (Varlık), 2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama), 3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama), 4-Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama), 5- Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından olması-başkasın yardımıyla olmaması ), 6- Muhalefetü�n- lil-havâdis ( Zatının mahlukatın zatlarına ve sıfatlarında mahluk sıfatlarına benzememesi) Sübutî sıfatlar: 1-Hayat 2- İlim 3- İrade 4- Kudret 5- Sem (işitme) 6- Basar (görme) 7- Kelâm 8- Tekvin (Yaratma, var etme.) Tekvin sıfatı Maturudî mezhebine göredir. Diğer İtikat imamımız İmam Eş�arî, bu sıfatı müstakil bir sıfat olarak düşünmez. Böylece bu mezhepte Sübutî sıfatlar yedi tane olmuş olur. Bazı İslâmî kaynaklarda ilâhî isimlerden de sıfat diye söz edildiği görülür. Meselâ, Kerim Allah�ın bir ismidir. Aynı zamanda Allah�ı kerem sahibi olarak vasıflandırması cihetiyle de sıfat vazifesi görür. Kerim Allah dediğimiz zaman Kerim ismini sıfat makamında kullanmış oluruz. Yine bu kaynaklarda Cenâbı Hakk�ın sıfatları üç grupta mütalâa edilir: 1- Zâtî sıfatlar (Bunlar sübutî ve selbî olarak iki kısma ayrılırlar) 2- Fiilî sıfatlar. 3- Manevî sıfatlar. Allah�ın bütün güzel isimleri bu sıfatlardan birine dayanır. Meselâ, Âlim ismi sıfat-ı sübutiyeden �ilim� sıfatına, Kadîr ismi �kudret� sıfatına, Mütekellim ismi kelâm sıfatına dayanır. Keza, Evvel ismi, zatî sıfatlardan kıdem sıfatına, Âhir ismi, bekâ sıfatına dayanır. İlâhî isimlerden çoğu fiilî sıfatlara dayanmaktadır. Hâlik ismi, yaratma fiiline; Muhyi ismi ihya (hayatlandırma) fiiline; Musavvir ismi �tasvir�, yâni sûret verme fiiline; Mümit (ölümü verici) ismi, imate (ölümü verme) fiiline dayanır. Bazı isimler de manevî sıfatlara istinat ederler. Hakîm ismi Cenâbı Hakk�ın hikmet sahibi olması sıfatına; Kebir ismi, kibriya sahibi olma vasfına; Cemil ismi, cemal sahibi olmasına dayanır. Alaâddin Başar (Prof. Dr.) ALLAH (c.c.)'IN KELAMI Konuşma. Allah'ın Sübuti sıfatlarından. Allah'ta bulunması zorunlu olan konuşma niteliğini belirtir. Allah bu sıfatı ile peygamberler aracılığıyla emir ve yasaklar koyar, haberler verir. Ancak konuşmasının mahiyeti bilinemez. Kur'an'da Allah'ın konuşma niteliğine sahip olduğunu gösteren çok sayıda âyet vardır. "Musa, tayin ettiğimiz vakitte bizimle buluşmaya gelip de Rabb'i onunla konuşunca... " (el-A'raf, 7/143), "De ki: "Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz: tükenir" (el-Kehf, 18/109), "Ve eğer ortak koşanlardan biri güvence dileyip yanına gelmek isterse, onu yanma al ki, Allah'ın sözünü işitsin... " (el- Tevbe, 9/6) ve "Kıyamet günü Allah ne onlarla konuşacak ve ne de onları temizleyecektir." (el-Bakara, 2/ 174) bu âyetlerden yalnızca birkaçıdır. Kelamcılara göre Allah'ın Kelam sıfatı ile nitelenmesinin zorunlu olduğu akıl yürütme yoluyla da kanıtlanabilir Kelam bir olgunluk, kemal niteliğidir. Bu nedenle Allah'ın Kelâm sıfatı ile nitelenmesi zorunludur. Allah bunun tersi olan konuşmama ve dilsizlik niteliğinden münezzehtir. Diri olan varlık konuşma niteliğine sahip değilse, konuşmama ve dilsizlik gibi afetlerle nitelenmesi gerekir. Oysa Allah tüm eksiklik ve kusurlardan uzaktır. Tüm peygamberler Allah'ın kelâmını insanlara aktarmış, O'nun emir ve yasaklarını, haberlerini bildirmişlerdir. Bu, bütün peygamberlerden mütevatir olarak gelmiştir. Peygamberlerin elçilik görevi de ancak Allah'ın kelam sıfatı ile mümkündür. Allah'ın konuşma niteliğine sahip olmaması durumunda risalet görevinden de söz edilemez. peygamberlerin varlığı ve bildirdikleri Allah kelamı Allah'ın konuşma niteliğine sahip olduğunun kanıtıdır. Allah, peygamberlerle konuşur. Ancak bu konuşma iki insanın karşılıklı konuşmalarına benzetilemez. Bu konuşmanın biçimi Kur'an'da şöyle belirtilir: "Allah bir insanla (karşılıklı) konuşmaz. Ancak vahiyle (ilham yoluyla, kulunun kalbine dilediği düşünceyi doğurarak), yahut perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder" (eş-şûrâ, 42/51). Allah'ın "perde arkasından" konuşması, Hz. Musa (a.s) ile olduğu gibi bir ağaç ya da benzeri bir nesne aracılığı ile konuşmasıdır. Bir elçi göndermesi de kelâmını bir melek (Cebrail) vasıtasıyla vahyetmesidir. Kelamullah ve Kelam-ı Kadim deyimleri Kur'an'ı dile getirir. Allah'ın mütekellim (konuşan) ve Kur'an'ın da Allah'ın kelamı olduğunda tüm İslam mezhepleri görüş birliği içindedirler. Ancak Kur'an'ın Kelam sıfatı gibi kadim (ezeli) mi, yoksa mahluk (yaratılmış) ve hâdis (sonradan olma) mı olduğu konusunda çok farklı görüşler öne sürülmüş, çok şiddetli tartışmalar yürütülmüştür. Bu konudaki belli başlı görüşler Selef, Mutezile ve Eş'ariye ile Mâturidiyye tarafından savunuldu. Selef'e göre Kur'an Allah'ın kelâmıdır ve mahluk değildir. Allah'la kaimdir ve O'ndan ayrı değildir. Kur'an ne yalnız anlam, ne de yalnız harflerden ibarettir; her ikisinin toplamından oluşur. Allah harflerle konuşur, harfler de mahluk değildir. Kulun okuyuşu, sesi ve okuma fiili yaratılmıştır, Allah ile kaim değildir. Fakat dinlenilen Kur'an mahluk değildir, Allah ile kaimdir. Allah'ın kelâmı Cibril vasıtasıyla inzal olunan anlamın hikayesi değil, ibaresidir. Selef'in benimsediği anlayışın tam karşısında Mutezile'nin görüşleri yer alır. Mu'tezile'ye göre Kur'an ses, harf, âyet, sûre vb.lerinden oluşmakta; telif, tanzim, tenzil, inzal gibi hudûs (sonradan olma) nitelikleri taşımaktadır. Bu nedenle kadim değil, mahluktur. Allah'ın konuşması, mütekellim olması, kelamı belli bir mahalde, örneğin Cebrail'de, peygamberlerde, Levh-i Mâhfuz'da, insanın okuyuşunda yaratmasıdır. Kur'an'ın kadim (ezeli) olması, Allah'ın zatı ile birlikte ikinci bir kadimin daha bulunması demektir. Bu da tevhide ters düşer. Eş'ari ve Maturidi kelamcılar Selef ile Mutezile arasında bir yol izlediler. Bunlar kelamı "nefsi" ve "lafzi" olmak üzere ikiye ayırdılar. Nefsi kelam (kelam-ı nefsi), Allah'ın zatı ile kaim, mahiyetini anlayamayacağımız ezeli bir sıfattır. Lafzi kelâm (kelâm-ı lafzî) ise nefsi kelâma delalet eden ses ve harflerden oluşan Kur'an'ın lafzıdır. Bu lafzî kelam hudûs (sonradan olma) nitelikleri taşıdığı için ezeli değildir, mahluktur. Eş'arî ve Maturidîler nefsi kelâmın işitilip işitilmemesi konusunda ayrılmışlardır. Eş'arîlere göre nefsi kelam işitilebilir. Çünkü varolan bir şeyin işitilmesi de mümkündür. Maturidîler ise nefsi kelamın işitilemeyeceğini savunurlar. Ahmed ÖZALP ________________________________________________________________________________ ________________________________________________________________________________ Yüce Yaratan'in güzelliklerini, Rahmetini, Bereketini, Bagislayiciligini, ve saymaktan aciz oldugumuz nice güzel sifatlarini buraya sigdiramadigimizdan bir kac cümleleik birseyleri sizinle paylasmak istedik. Unutulmamalidirki ALLAH (c.c.) Her türlü noksan sifattan Münezzehtir. O'nun yarattiklarini bir genelleme yaparak bile sayamayiz. Biz yaratilmislar olarak O'nun gücünün bilgisini anlamaktan ve anlamaya calismaktan aciziz. Cocuklarimiza ALLAH'IN (c.c.) Farzlarini ve Efendimiz'in (s.a.v.) Sünnet'lerini iyice ögretmeye gayret eder ve bizlerde bundsan ders almaya calisirsak biliyorumki ALLAH(c.c.) bize islamin güzel ahlakini ve ibadetin ihlas icinde olmasini hepimize Nasip edecektir. Selamünaleyküm
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol